Uzunçorap: Bİldİğİnİz gİbİ değİl!
Uzunçorap, klasik anne-bebek sitelerinden çok farklı.
Bir kere bol bol yazar babası var. İkincisi, tüm yazılar
bir deneyim paylaşımı gibi, rahat ve esnek bir üslupla
yazılıyor. Uzunçorap’ın yazarları arasında 10 yaşında da,
60
yaşında da isimler bulmak mümkün. Konu seçimleri
ise, İstanbul’daki kaldırım taşlarından organik beslenmeye,
çocuklarda ishalden kentsel dönüşüme kadar hayatın her
alanına değiyor. Baştan uyaralım, Uzunçorap bildiğiniz
gibi değil, açık bir zihinle ve ironiye yatkınsanız tıklayın…
43
da yaygınlaşsa nevrozu da o derece azalır kanaatimce. Şöyle
düşünsene, -ki pek çok yerde hala böyle- bir mahalledesin, yığınla
çocuk var, herkes birbirinin çocuğunu kolluyor. Enfes.
Daha önceleri dalga geçtiğin ama Ali İlyas sonrası kendini
yaparken bulduğun şeyler var mı?
En temel şey, ilk soruna verdiğim cevapta var. Hayatımın bu kadar
değişeceğini ummuyordum. Bununla dalga da geçiyordum; ama
onun dışında henüz bir şey yok. Misal, senkron tutturamamış
törenlerde şirinlik nöbeti geçiren çocukların arasında sahneye
çıkmayacak :) Ama tabii daha konuşmak için erken.
Bildiğimiz Metin Solmaz pek gezegendi. Gökçe ve Ali İlyas da bu
durumu değiştirmedi, gezgin bir aile olarak yollardasınız. Çocukla
gezmenin püf noktası ne?
Dikkat edilmesi gereken birkaç anahtar şey var. Misal, bebek/
çocuk kısmı çok tutucudur. Öyle aşırı devrimci gezilere gelmezler.
Belli bir düzen dahilinde takılmak gerekir. Buna dikkat ettin
mi gerisi çok kolay oluyor. Biz başından beri çok geziyoruz ve
çevremiz buna çok şaşırıyor; çünkü çocuklu aileler temel olarak
pek gezmiyor. Mali sorunlar dışında da gezmiyorlar. Çocuk, en
fazla “gezdirilen” bir şey. Parka götürülen, “denize” götürülen bir
şey. Çocukla gezmek farklı. Gece hayatınız olmayacak misal. Bu
böcekler erken yatıyorlar malumun. Sabah 8 dedin mi ayaktasın
misal. Erken kalkıyorlar malumun. Aslında normali bu tabii. Ali
İlyas da bizi normalleştiriyor sanırım. Onun dışında ilk 6 ay zaten
kolaydı, anne sütü. İkinci altı ayda yemek biraz dertti, her şeyi
yiyemiyordu. Şimdi 1,5 yaşında. Neredeyse hiç sorun yok.
Ali İlyas ile birlikte şehiriçi turlarınız da var. Hatta Uzunçorap’ta
çocuklu rotalar diye bir yazı serisi de başlattın. Mümkün mertebe
sokakta olmak taraftarısın değil mi?
E tabii, akşama kadar Ali İlyas’la oyun oynarsam beynim önüme
akar maazallah. Sokak evle kıyaslanabilir mi hiç? Sokakta yeni
insanlar görüp onlarla tanışmak, ahbap esnafı dolaşmak, eş dosta
bulaşmak ve neyse ki İstanbul gibi bir muazzam şehirde yaşıyoruz,
gelişigüzel rotalar yapmak müthiş keyifli. Bir de burada dikkat
edilmesi gereken şey şu bence: Çocuğu gezdirmek değil. Çocuğu
bir yere götürmek de değil. Çocukla beraber gezmek. Çocukla
beraber bir yere gitmek. Bu basit ayrım her şeyi değiştiriyor bizde.
Bir de sokakta olmanın şöyle bir faydası oluyor. Çocuğun sosyal
fobisi olmuyor. Herkesle kolay anlaşıyor. Kapris yapmıyor. Fiziksel
enerji harcıyor, yoruluyor. Bu sayede güzel uyuyor, güzel yiyor.
Henüz yolunuz uzun ama şimdiye kadar en zorlandığın an
hangisi oldu?
En çok tıp dünyası ile başa çıkarken zorlandım. Allah’tan çok iyi
bir doktoru var. Ama ne zaman yolda filan başka doktora gitse,
hep antibiyotik diye başlayıp akciğer grafisi, kan testi diye devam
ettiler. Ve elbette hepsi lüzumsuzdu. Karar vermek de doktoru
ile telefonla konuşarak bize kaldı. Şimdiye kadar iyi kıvırdık. Bir
keresinde Fethiye’de hastaneye yatırmaya kalktılar. Dinlemedik,
doktoru Datça’da tatildeydi, onun yanına gittik; hastaneye
yatıracakları gece biz rakı içiyorduk, Ali İlyas ortalarda koşuyordu.
Allerjisi artmıştı, allerji doktoruna götürdük; bir araba diyet
verdiler, normal banyoyu yasakladılar, kendi doktoruyla tartıştık
konuyu ve dinlemedik söylenenleri. Kendimiz kurcaladık ve bulduk
sebeplerini. Mis gibi şimdi. Bunlarla başa çıkması hakikaten çok
zor. Bir de hastayken şöyle bir yüz ifadesi oluyor: “Şimdi neden
benim canım yanıyor yahu?” O bitiriyor işte beni.
Artık kentli ailelerin büyük kısmı, doğum öncesinden itibaren
çocuklarının hayatını planlıyor: Nerede doğacak, nasıl beslenecek,
nerede okuyacak, ne giyecek, kimlerle arkadaşlık edecek… Sizin
Ali İlyas için planlarınız var mı?
Evet, böyle bir “aşırı ebeveynlik” hali var. Yok. Biz pek o toplara
girmedik. Biz iki şeye dikkat ediyoruz: Ne yapıyorsak mümkün
olduğu kadar iyi yapmaya, bir de mümkün olduğu kadar iyi
vakit geçirmeye. Bu ikisine dikkat edince gerisi peşinden geliyor.
Çok plan kurunca beklenti artıyor. Beklenti artınca çocuk eziliyor.
Çocuk ezilince keten helvası yanıyor diye düşünüyorum.